Leydi’nin topuk sesleri! @ ***!!??

Kaynak: Haber Türk - 21 Mayıs 2010 Cuma, 11:23:15


BUGÜN bilgisayarıma şu mail düştü: Sn. Amberin Hanım, öncelikle nasılsınız, iyi misiniz?

Demokrat Parti’de 12 Haziran’da kongre var. Partililer, Çiller gelirse barajı aşarız diyor, halk Çiller’i istiyor (Anadolu-Akdeniz-Ege- Marmara). Bu hafta ANAP’lılar karar aldılar, Mesut Yılmaz, Salih Uzun bile Çiller gelsin diyor. Sadece H.Cindoruk istemiyor. Saadet Partisi Lideri Numan Kurtulmuş, Çiller gelirse Çiller’le seçime girebilirizi düşünürken (...) bu konuda hiç yazınızı göremiyoruz...

Zaman, Bugün, Yeni Şafak, Milliyet, internethaber yazıyor... CHP, Deniz Baykal- Kılıçdaroğlu’yla bu ülkenin siyasi pazar oranı %25’tir. Milleti bu gündemle uyutmaya çalışıyorlar. Diğer gerçek %60-65 sağ merkez muhafazakâr, milliyetçi oylardır. Bu konu hiç konuşulmuyor. AKP’nin alternatifi gündemde yok... Piyasalar durgun, terör hızlanıyor. Avrupa Birliği’nde reel gelişme yok; işsizlik, gençlik sorunları almış başını gidiyor... Yazmalısın Amberin Hanım... Çocuklarımız, torunlarımız bize beddua etmesinler.

Murat Koçak-Demokrat Parti Genel Merkezi Merkez Karar Kurulu Üyesi“

Bu iletiyi okuyunca hemen telefona sarıldım. Demokrat Partili bir kaynağıma sordum “Doğru mu” diye. “Evet” cevabını aldım: “Çiller’in böyle bir talebi yok ama parti onu istiyor.” Hüsamettin Cindoruk liderliğinde yüzde birlerde sürünen DP’liler çareyi, partiyi en son yüzde onlara “taşıyan” Tansu Çiller’de görüyormuş. Kusura bakmasınlar ama topuklu leydi, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en başarısız başbakanlar yarışında birinciliği kapabilecek nitelikte icraatta bulundu.

“Bask Modeli” dedikten sonra topukları atıp asker postallarını giydi, Kürt sorununu daha da çözümsüz hale getirdi. Çiller’in 1993-95 arası başbakanlık yaptığı dönem, en ağır hak ihlallerinin de yaşandığı dönemdi. Faili meçhuller, Hizbullah’ın palazlanması, binlerce köyün zorla boşaltılıp, yıkılıp yakılması ve bir milyon Kürt’ün yerinden yurdundan sürülmesi... Bunların faturası “taş atan çocuklar” şeklinde geri döndü işte. Bir de Çiller’lerin Siyam kedilerinin ithal mamasının dahi devlet bütçesinden alındığına kadar uzanan yolsuzluk iddiaları. Sevgili Murat Bey, affınıza sığınarak şunu söyleyeyim: Eğer dünya tersine döner, inekler uçar ve Tansu Çiller yeniden başbakan olursa, işte o zaman çocuklarımız, torunlarımız bize beddua ederler.

Laf hazır Çiller’den açılmışken şunu da hatırlamakta yarar var. Her İngilizce bilen, yurtdışında okuyan insan ille de iyi lider olur anlamına gelmiyor işte. Ama eminim ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun düşmanları daha şimdiden, “Çok yerel, Batı’da yaşamamış, İngilizce dahi bilmiyor” diye onu vurmaya kalkacaklar. Oysa bazı kusuruna rağmen Türkiye’nin şu ana kadar en iyi başbakanı olarak saydığım (Atatürk ayrı bir katta tabii) Tayyip Erdoğan da İngilizce filan bilmiyor. Yurtdışında yaşamışlığı yok. AK Parti’ yi ilk kurduğunda kendisiyle mülakat yapmıştım. “Hangi lideri kendinize örnek alıyorsunuz?” diye sorduğumda “Necip Fazıl Kısakürek” cevabını verince beni şaşırttı. Gelin görün ki “Van Minüt” arızaları bir kenara Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan, Robert Kolejli Tansu Çiller’den dünyada kat be kat daha fazla itibar sahibi bir lider olarak tarihe kaydedilecektir.

Kılıçdaroğlu’na dönecek olursak, niye ısrarla onu birilerine, Gandi’lere, Obama’lara (ikincisini ben de yaptım) obsesif biçimde benzetmeye çalışıyoruz. Bu takıntımızı irdelemekte fayda var. Belki de Kemal Kılıçdaroğlu’nun dürüstlük ve sükûnet ötesinde (bu anlamda en fazla Ecevit veya Ahmet Necdet Sezer diyebiliriz kendisine) tam olarak kim olduğunu, neyi temsil ettiğini henüz keşfetmediğimiz için bir kimlik mi monte etmeye çalışıyoruz ona? Bırakalım Kemal Kılıçdaroğlu, Kemal Kılıçdaroğlu olsun. “Tayyip”i başkasına benzeten var mı? Gerçi belki o fikir adamı Necip Fazıl Kısakürek’e benzetilmek İsterdi. Bilinmez.....

Not: Zonguldak’taki maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dilerim.

azaman@htgazete.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder